Çocuklar ve Çakra Gelişimi

Birinci Çakra

Bu yazı serisinde size çakraların gelişim dönemlerindeki işlevlerini ve nasıl desteklenebileceklerini anlatmak istiyorum. Böylece çocuğunuzun enerji merkezlerinin doğru gelişip gelişmediğini anlayabileceksiniz.

Enerji merkezlerimizin doğru gelişmesi bizim fiziksel, zihinsel ve ruhsal, yani bütüncül olarak sağlıklı olmamızı sağlar; her şeyin temeli enerjidir çünkü…

  1. Çakranın gelişimi 1 yaşa kadar tamamlanır. Aidiyeti ve dünyaya intibak etmeyi, diğer bir ifadeyle dünyada topraklanabilmeyi sağlayan çakradır. Bu sebeple zaten bir diğer adı da Kök Çakrasıdır. Anne babadan ayrı kalmak, güvenli ve sevgi dolu bir ortamda büyümemek, çok ağır hastalıklar gibi travmalar, 1. Çakrada problemlere yol açabilir.

Sağlıklı bir 1. Çakra için çocuğun güven duyacağı bir ortamda büyümesi gerekli. Uzun süreler ondan ayrı kalmayın, özellikle de siz anneler. Tabii bu çalışan anneler için bir problem. Ama en azında işten arta kalan zamanlarınızı bebeğinizle geçirin lütfen…

Kinestetik olarak sürekli destekleyin; örneğin kucağınızda veya kanguruda taşıyın, dokunun, sarılın, yanınızda yatarken bile elini tutabilirsiniz mesela. Fiziksel ihtiyaçlarını ve beslenmesini eksiksiz karşılamaya onu rahat ettirmeye özen göstermeniz gerektiğini zaten biliyorsunuz…

Ve belki de en önemlisi çocuğun anne rahmine düştüğü andan 1 yaşına kadar geçe sürede çok sevildiğini hissetmesidir. Lütfen dikkat; çünkü 1 yaşa kadar bol sevgi alamayan ve güvende hissetmeyen çocuklar büyüdüklerinde bu eksiklikleri maalesef hayatlarında birebir tecrübe ederler. Başarılı olsalar, güzel şeyler başarsalar bile “yeterince iyi olmadıklarını” düşünürler. İyiliklere kendini layık görmezler ve böylece kendi kendilerini mutsuz ederler. Kilo problemleri de 1. Çakranın zayıflığında görülen problemlerdendir.

1.çakra “Işık Çağı Çocukları” için de çok önemlidir; çünkü onlar çoğu zaman kendilerini dünyaya ait hissetmekte zorlanırlar! Bu yüzden dikkat eksikliği veya otizm Işık Çağı Çocuklarının sıkça teşhis edildiği hastalıklardandır.

Halbuki onların bu “dahil olmak istemeyişleri” dünyayı yabancı hissetmeleri yüzündendir…

  • Çocuğunuz veya öğrenciniz çevresine intibak edebiliyor mu?
  • Kendine güveniyor, dersleri veya ondan istenenler için “Ben bunu yapabilirim” diyebiliyor mu?
  • Dünyayı ve diğer insanları güvenilir, destekleyici ve sevgi dolu olarak algılayabiliyor mu?
  • Yoksa bir hayal dünyasında mı yaşıyor?
  • Başarmayacağına dair korkuları ve güvensizlikleri mi var?

Şimdi de sıra size geldi:
Bebekken ve çocukken yeterince sevgi gördünüz mü? Güven aldınız mı? Bu sorulara “evet” diye cevap vermiş olabilirsiniz. Ama eğer dünyaya, insanlara güvenmekle ilgili sorunlar yaşıyorsanız, işlerinizi kolaylıkla ve sakince, panik olmadan yapamıyorsanız ve maddi konularda sıkıntı yaşıyorsanız fark edemediğiniz bir 1. Çakra probleminiz olabilir.

1.çakrayı güçlendirmek için bebekliğinden itibaren çocuğunuza ritmik müzikler dinletin. Tabii alçak sesli ve onu ajite etmeyecek şekilde. Çocuklarınız yürüme çağına geldiğinde ritimli müziklerle dans etmesini sağlayın. Hatta siz de onunla beraber dans edebilirsiniz!

Bu dansı ayaklarınızı yere mümkün olduğu kadar kuvvetli bir şekilde vurarak yapmanız gerekiyor. Bu hareketin ritmik ve kuvvetli bir şekilde yapılması kök çakranızı güçlendirmeye yarıyor. Spor da 1. çakrayı destekleyen faaliyetlerden.

Ayrıca besleyici ve sağlıklı besinler tüketmek de temelinizin sağlam olması için gerekli. Bir yetişkin olarak 1. Çakranızı güçlendirmek istiyorsanız yemeklerinizi aceleyle veya ayaküstü yemek yerine, sofraya oturarak yemeye özen gösterin. Hele bir de aynı saatlerde yemek yemeyi alışkanlık halin getirebilirseniz 1. Çakranızı daha da iyi desteklemiş olursunuz.

İkinci Çakra

Gelelim 2.Çakraya…2. Çakranın temeli 2 yaş civarında atılır. Bu zamana kadar çocuk kendisini ve annesini aynı kişi zannederken artık bir birey olduğunu anlamaya başlamıştır. 2. Çakra tekten, ikiye; yani sen ve ben’e geçiştir. Bu çakra ilişkilerle ilgili olandır.

Bebek 2. Çakra döneminde kendisini anneden ve aileden ayrı deneyimleyebilmek için büyük cesaret göstererek, kısa kısa tek başıma kalacağı zamanlara ihtiyaç duyar. Bu ihtiyacını destekleyin ama ne zaman sizi yanında isterse de orada olun.

Çocuk dünyayı duyuları yoluyla öğrenmeye başladığı için duyularını farklı şekillerde örneğin, oyuncaklar, renkler ve seslerle aktive etmeyi ihmal etmeyin. Mümkün olduğunca rahat hareket edebilmesini sağlayın –ki böylece motor gelişimi de desteklenmeye devam etsin.

  1. çakra duygularla da ilgilidir. 2. çakranın sağlıklı gelişebilmesi için her şeyden önce bebeğin duygulanımlarına önem vermelisiniz. Kızdığı, üzüldüğü veya korktuğu zaman duygularını fark edin ve hiçbir zaman ama hiçbir zaman duygulanımlarını küçümsemeyin.

Işık Çağı gruplarından Kristaller, Yunus ve Altın Grubu empati ve duyguları yönetme konusunda zaten çok yeteneklidir. Ama Yıldız grubu veya İndigolar her zaman duygularıyla kolay irtibata geçemeyebilirler. O yüzden özellikle Yıldızları, duygularını deşifre ve ifade edebilmeleri için desteklemek gerekir.

Bir arkadaşımın Yıldız Grubundan olan oğlu aslında sevecen bir çocuk olmasın rağmen duygularını rahatça ifade etmeyi öğrenememişti. Çok sessiz bir çocuktu. Arkadaşlarıyla ilişkilerini geliştirebilmesi için ilköğretim hayatı boyunca çeşitli duyguları deneyimlemesi, sanki onları yeni baştan öğrenmesi gerekmişti. Böylece yavaş yavaş duygularını nasıl yönetebileceğini ve ifade edebileceğini anlayabilmişti…

Gelelim genç kuşaklar için çok önemli bir diğer 2. Çakra konusuna… Bu çocukların sezgileri, algıları daha önceki bölümlerde konuştuğumuz gibi çok kuvvetli ve etraflarındaki enerjileri rahatlıkla hissedebiliyorlar.

Bir danışanımın kızı çok sağlıklı ve rahat bir bebekken iki yaşının sonuna doğru sürekli huysuzlanmaya ve ağlamaya başlamıştı. Anne ve baba bunun nedenini uzun süre anlayamadılar. Ancak yakın zamanda ailede nelerin değiştiğini düşündüklerinde, çocuklarındaki bu değişikliğin nedenini görebildiler. Hem çalışma hayatının, hem de çocuk yetiştirmenin verdiği stresle yüklenen anne baba, huzursuz ve birbirlerine karşı daha az toleranslı hale gelmişlerdi. Gerginliklerinin çocuklarına yansıyabileceğini hiç düşünmemişlerdi!

Işık Çağı Çocuklarının ebeveynlerinden her zaman önemle rica ettiğim iki konu var:
Kendi duygularınızın farkında olun.
Bilinçaltı kalıplarınızın çocuğunuzu etkilemesine izin vermeyin.

Tabii bunu en iyi negatif kalıplarınızı temizleyerek ve dönüştürerek yaparsınız…  Unutmayın, onlar her şeyi hissediyor. Bunu anlatabilmek için bazen anne babalardan onların başlarının üzerinde antenleri olduğunu farz etmelerini isterim…

Gelelim size; romantik ilişkiler de dahil olmak üzere insanlarla bağ kurmada, duygularınızı hissetme ve ifade etmede başarılı bir yetişkin misiniz? Hayatınızı kontrol edemeyeceğinize dair korkularınız var mıdır? Ya sigara, alkol gibi alışkanlıklarınız? Değişmek istiyorum deyip deyip, değişemeyenlerden misiniz?…

  1. Çakrayı desteklemek için hem çocuklara, hem de yetişkinlere önerilerim şunlar:

Sevdiğiniz şeylerle ve sevdiğiniz kişilerle olan ilişkinizi destekleyin. İlişkilerinize özen ve ihtimam gösterin, zaman ayırın. Bu çocuklar için yapması daha kolay bir şey olabilir. Siz de en azından hafta sonlarında bir hobinizle uğraşmayı veya yanında iyi hissettiğiniz insanlarla vakit geçirmeyi ihmal etmeyin.

Küçüklüğünden itibaren çocuğunuza su içme alışkanlığı kazandırın. Ve siz de lütfen günde iki litre su için. Belki bilinen bir detay gibi gözükebilir ama su, 2. Çakra için o kadar önemlidir ki hatırlamakta kesinlikle fayda var…

Üçüncü Çakra

3. Çakra & Mükemmelliyetçilik Üzerine…

Çocuğunuzda 3. Çakranın tipik bir aşırı faaliyeti olan “mükemmelliyetçiliğin” oluşmaması için denge de çok önemlidir. Onun bireyselleşmesini desteklerken, onunla ilgili çok fazla beklentiye girdiğiniz algısını yaratmamalısınız.

Özellikle hassas olan Işık Çağı Çocukları fazla mükemmelliyetçi olabiliyorlar. Bu sefer büyüdüklerinde tükenmişlik sendromu, depresyon gibi durumlarla karşılaşabiliyorlar. Çocuğunuzda veya kendinizde böyle bir eğilim sezerseniz şu olumlamaları öneririm: “Her şey yolunda ve olması gerektiği gibi”, “Yarış yok”, “Çok seviliyorum.”
Ve Mevlana’nın sözlerine kulak verin derim:
Her şey vaktini bekler
Ne gül vaktinden önce açar,
Ne güneş vaktinden erken doğar.
Bekle, senin olan sana gelecektir..

3.çakranın teması “ben”dir. Artık çocuk bir birey olduğunun tam olarak farkına varmıştır ya da varmalıdır… Üç yaşa kadar kişiliğimizin temellerini oluştururuz. Sağlam bir kişilik ve benlik algısı için çocuğa bebekliğinden itibaren saygı gösterilmelidir. “Çocuktur, anlamaz”

İlk 3 çakra, “biz”den “ben”e geçişi gerçekleştirdiğimiz dönem olması itibariyle temeldir ve ilk 3 çakranın kuvvetli ve blokajsız olması tüm hayatımızı kolay, mutlu ve başarılı geçirmemizi sağlar. Kişi bundan sonraki çakra dönemlerinle, kendine has kişiliğini geliştirmeye başlayabilecektir.

Işık çağı çocukları zaten çoğunlukla kuvvetli kişiliklerdir. O yüzden 3. Çakraları genellikle sağlıklı ve güçlü oluyor. Kendilerine hakkaniyetli davranılmasını istiyorlar. Örneğin “Burası benim de evim. Benimde söz hakkım var!” diyebiliyorlar. Aileyi ilgilendiren ortak bir karar alınacağı zaman onlara da sorulsun istiyorlar. Aksi takdirde, “ben” hissiyatları zarar görebiliyor…

Anne babası onun fikrini sormadan boşandıkları için depresif hisseden bir çocukla çalışmıştım. Güçlü bir çocuktu, annesini üzmemek için mantıklı davranmaya, kendisine hakim olmaya çalışıyordu. Ama anne odadan çıkar çıkmaz hıçkırıklarla, gözyaşlarına gömülmüştü! Çocuklarımızı niyetimiz hiç de kötü olmasa da nasıl derinden etkileyebiliyoruz, üzebiliyoruz…

3.Çakranın sağlıklı olması için ne yapmanız gerektiğini tahmin etmiş olabilirsiniz… Çocuklarınızın kendi başlarına karar vermelerini destekleyin. Aileyi de ilgilendiren konularda fikirlerini sorun. 2 yaşından itibaren istedikleri bir şey için onlara “Bunu mu istersin, bunu mu?” diyerek seçenek sunabilirsiniz. Bu aynı zamanda onların her şeyi birden tutturmalarını önleyen değerli bir taktiktir.

Ayrıca, büyüdükçe kendi başına okul gezilerine, kamplara, büyükanne ve büyükbaba ziyaretlerine de gönderebilirsiniz.

Çocuklar ve yetişkinler için çakraların görevlerini ve onları nasıl dengeleyebileceğinizi konuşmaya devam edeceğiz.

Dördüncü Çakra

  1. çakra nötr bir alanı tarif eder… Bedenimizde de alt 3 ve üst 3 çakranın tam ortasındaki denge çakrasıdır. İşte nam-ı diğer Kalp Çakrası, bu dengelemeyi sevgi frekansı ile yapar. Veya şöyle de diyebiliriz: Sevgiyi hissedemez ve kalp çakranızı açamazsanız, yaşamda denge bulmakta zorlanırsınız. Hayat sizin için siyah ve beyaz olarak ikiye ayılır. Grileri ve aradaki nüansları göremezsiniz…
    4. Çakranın sağlıklı gelişimi için çocukların bir sevgi ortamında büyümesi ve onların da hissettikleri sevgiyi diğer canlılarla paylaşmaları gerekir. Örneğin doğa, bitkiler ve hayvanlara olan sevgi 4 ila 7 yaş arasında desteklenmelidir. Bir ev hayvanı almak veya beraber çiçek yetiştirmek yapılabilecek doğru faaliyetlerdendir.Çocuklar zaten genel itibariyle sevgi dolu varlıklardır, hele de Işık Çağı Çocukları! Bir de onların sevgi duygularını destekler ve önemserseniz kalp çakraları daha da sağlıklı ve dengeli olacaktır. Bu noktada en önemli rol ise – tabii ki – size düşer.
  1. çakramız açılmadığında, sevgisiz hissettiğimiz için kurban psikolojisine girmek, kendimizi koruyamayacağımızı düşünmek, üzüntüler, acılar iyileşmeyecek korkusu ve ilahi olana karşı sevgisizlik görülebilir. Halbuki sevgi hissettikçe ve verdikçe çoğalır. Bunu deneyimlemek için hem kendiniz, hem de çocuğunuz için bir egzersiz önermek istiyorum.

Çocuğunuzla birlikte, ikinizin de çok sevdiği bir varlığa sevgi gönderme oyunu oynayabilirsiniz.
Bu varlık demin de bahsettiğim gibi bir ev hayvanınız veya doğa veya ilahi bir enerji olabilir.
Birlikte onu ne kadar çok sevdiğinizi konuşabilir, birbirinizle duygularınızı paylaşabilirsiniz.
Ve çok sevdiğiniz o şey için güzel bir şeyler yapabilirsiniz.

Tabii çocuğunuza onu çok sevdiğinizi ve değer verdiğinizi ne zaman ihtiyaç hissetse söylemeyi de ihmal etmeyin. Tabii bunu koşulsuz olarak yani sadece beğendiğiniz bir şey yaptığında değil, her zaman hissettirin.

Beşinci Çakra

  1. çakranın temelleri 7 yaş civarında atılır. Sağlıklı bir şekilde gelişirse kendimizi rahat ve güzel ifade edebilen, yaratıcı insanlar oluruz.

Çocuğun bu özelliklere sahip olabilmesi için “Büyüklerin sözüne karışılmaz”, “Çocuk dediğin biraz laf dinler” veya “Ben ne diyorsam o olacak” gibi klişelerle baskılanmaması gereklidir.

Doğum günleri, arkadaş toplantıları gibi başkalarıyla ilişkilerini geliştirebileceği ortamlar yaratmak, ufkunu genişletmek için sanatsal faaliyetler öğretmek, sürekli yeni bilgi ve etkinliklerle onu desteklemek tercih edilir…

Yoksa ev kirlenecek diye arkadaşlarını davet etmekten çekiniyor musunuz?… “Of çok yorgunum başka zaman gideriz konsere” veya “Aman resim yapacağına otursun da dersini çalışsın” mı diyorsunuz? (!).

4 yaşından beri birbirinden güzel eserler üreten April Deniz, yakın zamanda Mimar Sinan üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümünde okumaya başladı. Uluslararası sergilerde ve yarışmalarda da adını duyuran çok yetenekli bir ressamımız kendisi. Ve bana söylediği şu cümle başarısının temellerini oluşturuyor olsa gerek… “Annemle babam bana hiçbir zaman şöyle çiz veya böyle çiz demediler, çizdiklerime hiç karışmadılar. Önüme kağıdı kalemi koydular ve ‘hadi çiz’ dediler sadece…”

  1. Çakranın “olgun” olduğunun bir göstergesi başarabileceklerinizin sonu olmadığına ve insanlara yarar sağlayacağınıza gerçekten inanmanızdır. Bazen “Evet, başarmak istiyorum” deriz ama içten içe başarımızın getireceği değişikliklerden korkarız. Kendi ışığımızdan adeta gözümüz korkar. Bu durum, hayat yolculuğunda sonradan öğrendiğimiz “yetersizlik kalıplarıyla” ilgilidir.Kitap önerisi5. Çakranız olması gerektiği gibi olduğunda başkalarıyla olduğu kadar, kendi ışığınızla olan ilişkiniz de tam olur. Ve böylece önünüzdeki engeller de ışığa gömülüp kaybolacakladır.

Bunun için kendi kendinize destek verebilirsiniz. Bir şeyden korktuğunuzda kendinizle sohbet ederek problemin ne olduğunu anlamaya çalışabilirsiniz. Kendinizle yapacağınız sevecen ve şefkatli bir sohbet inanın mucizevidir!

Tekrar çocuklara dönersek; çocuğunuzun hem ifadesini, hem de yaratıcılığını geliştirmek için onunla kelime oyunları oynayabilirsiniz. Ona bir şeyler anlattırabilirsiniz.
Dikkat: Tabii bu esnada onu ilgiyle dinlemelisiniz, tahmin edersiniz.

Altıncı Çakra

  1. çakra ile artık anlayışımız ve mantığımız gelişir. Büyük resmi görebilmeye başlarız ve zihinsel yetkinliğimiz hakkında da güvenimiz artar. Dünyada bir farklılık yaratabilmek için istek duymaya başlarız… 6. Çakra, bir yetişkin olmanın temellerinin atıldığı buluğ çağında gelişimini tamamlar. Tabii doğru desteklenirsek…

Size bir sır vereyim… Çocuğunuzun bağımsızlığını desteklemek, onun için doğru sınırlar belirlemekten geçer. Onu hiçbir şekilde sınırlamayayım derseniz çocuk neyi yapabileceğini, neyi yapamayacağını bilemez. Referans noktalarını kaybeder ve kafası dağınık, kararsız bir insan haline gelebilir. Çok fazla baskılar ve çok katı sınırlar belirlerseniz de tabii ki “bireysel düşüncesi” tehlikeye girecektir.

Doğru ve hakkaniyetli bir şekilde belirlenen sınırlar çocuğa güven verir. Belirlenen alan içinde optimum kararlar alabilmesini ve haklarını yönetebilmesini sağlar. Tabii ki sınırlara başkaldırmak ve onları delip geçmek isteyecektir. Buluğ çağının tanımı böyledir ne de olsa… Böylece de bağımsızlığının değerini ve haklarını korumasını öğrenmektedir aslında.

  1. çakra aynı zamanda mantık ve dengeli bir zihnin de temelidir. Çocuk güvenli bir şekilde ve kendisine, fikirlerine değer verilerek büyürse 6. Çakra da sağlıklı olacaktır. İnsanlara güvenmekte zorlanıyorsanız, onların söylediklerinin arkasında anlamlar arıyorsanız, evrensel ile bağınız zayıfsa, her şeyin enerjiden oluştuğunu ve zihnimizle enerjisi şekillendirebileceğimiz size mantıksız geliyorsa 6. Çakrayı desteklemekte fayda var.

Kuantum mekaniği gibi modern bilimsel anlayış hakkında okuyabilir, hayatın anlamı üzerine kafa yorabilir, felsefe veya matematik kurslarına katılabilir, bir sanat dalıyla ilgilenebilirsiniz. Sanatlar, evrensel olanı anlamamıza yarayan pencereler açar önümüzde… Çocuğunuzun okuma alışkanlığını kazanmasına çalışabilir, uzayla ve bilimlerle ilgili kitaplar alabilir, sonsuz ama bir o kadar da güvenli ve sevgi dolu bir evrende yaşadığımızı ona anlatabilir ve onun da bir sanat dalında ustalaşmasını destekleyebilirsiniz.

Resim: April Deniz

Sanatlar gerçekten de Işık Çağı Çocukları için olmazsa olmaz. Şimdiye kadar çalıştığım ve karşılaştığım tüm çocuklar ve gençler bir sanat dalında yetenekli oluyor ve onunla ilgilenmekten büyük mutluluk duyuyor. Özellikle de müziksiz yapamıyorlar; ders çalışırken, yemek yerken, hatta uyurken bile müzik onlara eşlik ediyor! Müzikle sınırları kaldırıyor, müzikle birbirleriyle iletişime geçiyor ve evrensel enerjileri bile müzik frekansları yoluyla alabiliyorlar.

Yedinci Çakra

  1. çakra bizden daha geniş olan anlamları kavrayabildiğimiz aşamadır. 6. Çakranın zihinsel faaliyetlerini, daha geniş bir ruhsal anlayışla destekleyebiliriz artık. 7. Çakramız sağlamsa hayatımız anlam bulur, çok daha geniş bir bütünün bir parçası olduğumuz ve her bir canlının bizim gibi bu bütünün bir parçası olduğu farkındalığına sahip olabiliriz.

Eğer 7. Çakramız kapalıysa evrenle bağlantımız kapalı olduğundan hayat anlamsızlaşır ve mutsuzlaşır, işimiz gücümüz görünüşte iyi gidiyor bile olsa, derinden derine bir eksiklik hissiyatı yaşarız. Bağlantımızı kaybettiğimiz için hayatımızı olması gerektiği gibi yaşayamadığımız hissiyatı, derin bir suçluluk hissi doğurur.

  1. çakra açık ve dengeliyse olaylara bağlı olmayan varoluşçu bir mutluluk hissederiz. Her şey dingince olur ve akar… Olduğunuz yerde kendinizi hafif hafif gülümserken buluyorsanız bilin ki 7. Çakranız iyi durumda.

Bir arkadaşımın, banyo yaparken suya teşekkür eden bir kızı var… Her şeyin iyi olduğunu ve hayattaki her varlığın bir değeri olduğunu anlamış bu çocuk gerçekten de mutlu bir çocuk demektir!

Evrensel enerjilerle oyunlar oynayanlar, onların kendilerine anlattıklarını anne babalarına aktaranlar; önceki yaşamlarını hatırlayanlar, yetişkinlere hayatın anlamı, bu hayatta ne yapıyor olduğumuz gibi konularda söylev verenler… İşte bu çocukların hepsinin 7. Çakraları gayet iyi çalışıyor!

  1. çakra yaşam enerjimizi de besleyen çakradır. Neden mi? Bu çakra yoluyla bütüne bağlandığımızı ve anlam bulduğumuzu söylemiştim. Dolayısıyla Japonca’da ki, Çince’de çi, Hintçe’de prana gibi isimler alan evrensel yaşam enerjisiyle, bu çakra yoluyla bağlantı kurarız. Dolayısıyla da dengeli ve yaşamımızı kolaylıkla sürdürebilmemize, ruh halimizi yüksek tutmaya yetecek enerjiye sahip olabiliriz.
    7. çakranızın açık olmasını istiyorsanız spiritüel çalışmalar yapabilir, parçası olduğumuz bütünü idrak etmeye çalışabilirsiniz. Çocuklar doğal olarak evrenle daha kuvvetli bağlara sahiptirler. Bebekler, evrenle bağlantılı oldukları için bıngıldakları 2 yaşlarına kadar sertleşmez.

Tek yapmamız gereken çocukların bu doğal bağlarını kopartmamak. Örneğin tanıdığım bir annenin yapmış olduğu gibi, çocuğu meleğinin resmini yaptığında “Bunlar gerçek değil. Sakın bir daha çizme böyle şeyler!” dememek gerekir… Burada önemli olan çizdiği şeyin gerçek olup olmaması değil, çocuğun değer verdiği ve özen gösterdiği bir bağın, yetişkin tarafından değersizleştirilmesidir. Çocuk evrenle, Allah ile veya diğer evrensel enerjilerle ilgili sorular sorduğu zaman çocuğu korkutmamak ve suçlu hissettirmemek, onun yerine her zaman sevgi odaklı cevaplar vermek gerekir.

  1. çakrayı hem sizin, hem de çocuklarınız için desteklemenin bir diğer yolu egzersizdir. Yetişkinler olarak bu egzersizlerin çok yorucu olmamasına dikkat etmekte fayda var. Örneğin yürüyüşler, özellikle de doğada, yüzme ve Uzak Doğu sporları hem fiziki, hem enerji bedenini çalıştırdıkları için çok faydalıdır. Işık Çağı Çocuklarının çoğunluğu Uzak Doğu sporlarına doğal olarak yakınlık duyuyorlar. Çigong yapanı da var Tai Chi de. Özellikle erkek çocukların Aikido aşklarınaysa hayranım… Dolayısıyla zemin hazırken, biz yetişkinlere sadece ufak bir teşvik kalıyor bu konuda… Eğer çocuğunuz spor sevmiyorsa -bazı Kristallerde, Altın ve Yunus Çocuklarda olduğu gibi- onları yine de çok yorucu olmayan sporlar için teşvik edin derim.

Şebnem Nur Özkan

 

Bu site, sizler için sadece destek sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Herhangi bir tedavi amacı güdülmemektedir. Fiziksel veya psikolojik bir rahatsızlığınız varsa tıbbi tedavi önerilmektedir.

Yorum Yapılmamış

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir