Pegasus’un Masalı

Uçan atın ismidir Pegasus. Hem yerde yürür, hem de gökyüzünde uçar o.
Ta bulutlara kadar çıkar…

Hikayemizin kahramanı, bulutlarla söyleşmeyi çok severmiş. Bulutlar ona hem güneşten, hem de yıldızlardan öğrendiklerini anlatırlarmış. O yüzden Pegasus çok ama çok bilgili bir uçan atmış…

Bir gün Pegasus yine bulutlarla konuşmaya dalmış. Bulutlar anlatmış, anlatmış…
En uzak gezegenlerden, oradaki insanlardan, hayvanlardan ve bir sürü başka, çok ilginç şeylerden bahsetmişler. Pegasus hayretle dinlemiş… O kadar çok şey öğrenmiş ki, sonunda kendi kendine şöyle demiş:
“Gökyüzünün en bilgilisiyim! Artık başka kimseyi dinlememe gerek yok zannederim…”

Bunun üzerine çook parlak bir yıldız olan ve çoookk şey bilen Kutup Yıldızı lafa karışmış: “Madem bu kadar çok şey biliyorsun, haydi git de biraz da yerdeki hayvanlara, bitkilere anlat. Onlar da öğrensin bari…”

Pegasus heyecanla aşağıya doğru uçmuş. Hayvanları, bitkileri toplamış etrafına, başlamış anlatmaya… Konuştukça konuşmuş, anlattıkça coşmuş da coşmuş!

Ama birazdan hayvanlarla bitkiler yavaş yavaş ayrılmaya başlamışlar. Birer, ikişer müsaade isteyip kalkmışlar…
Pegasus şaşırmış bu olana. “Ama” demiş, “Nereye gidiyorsunuz? Bir sürü güzel şeyi öğrenmek istemiyor musunuz?!”

“İsteriz tabii…” demiş karınca.
“Ama benim evim yerin altında. Ben ne yapayım gökyüzündeki ülkeleri!”

“Ben de çıksam çıksam, ağacın en tepesine çıkabilirim. Benim bile gezegenlerle işim olmaz ki…” diye lafa karışmış sarmaşık.

Bunun üzerine Pegasus üzüntüyle uğurlamak zorunda kalmış arkadaşlarını. Sonra da gidip bütün olan biteni Kutup Yıldızına anlatmış. Bunun üzerine Kutup Yıldızı şu tekerlemeyi söylemiş:

“Öğrenebildiğin kadar öğrenmelisin. Ama şuna dikkat etmelisin:

Bilginin sonu yoktur! Bazısı bana yarar, bazısı sana…

Saygı göster herkesin farkına. Ve ihtiyacına…

Böylece her şey farklıyken bile,BİRleşir kolayca!”

M. Şebnem Özkan